Böbrek Taşı

Böbrekler karın içinde sırt bölgesinde her iki tarafa yukarıdan aşağıya yerleşmiş olan her biri 150 gr ağırlığında olan organlardır. Etrafında yağ dokusu ve onu da çevreleyen ince bir fasya tarafından çevrelenir. Uzunlamasına kesit alındığında böbrek dışta korteks, içte medulla diye adlandırdığımız fonksiyonel doku ile beraber üretilen idrarın üretere taşınmasını sağlayan kaliksler ve pelvisten oluştuğu görülür. Fonksiyonel birimi salgılama ve boşaltım fonksiyonları olan bir tübülden ibaret nefrondur. Böbrek bunun dışında gevşek bağ dokusundan ibarettir. Genelde bir yada iki renal arter ve bir renal veni vardır. Arter posterior yerleşimli pelvis ile renal ven arasında böbrek pedikülüne girer. Renal arter anterior ve posterior dallara ayrıldıktan sonra her bir endarter böbreğin bir kısmını besler, dolayısı ile arter yaralanmalarında hasarlı böbrek dokusu oluşur. Renal venler arterlere eşlik ederler ama arterler gibi birbirinden bağımsız değillerdir. Böbrek sinirleri renal pleksustan gelir, lenfatikleri ise lomber lenf nodüllerine drene olur.

Böbrek taşları incelendiğinde çoğunluğu kalsiyum taşlarıdır ve diğer kısmı ise infeksiyon taşarını, ürik asit ve sistin taşalrını kapsamaktadır. Tekrarlayan taş hastalığına sebep olan faktörler çocukluk çağı taşları, taş oluşumu  ile ilişkili hastalıklar (hiperparatiroidizm, sistinüri, renal tübüler asidoz, hiperoksalüri, chron’s hastalığı, bağırsak ameliyatı), taş oluşumu ile ilgili ilaçlar (kalsiyum, D vitamini, C vitamini, sulfonamid, traimteren) ve taş oluşumu ile ilişkili anatomik bozukluklardır (medüller sünger böbrek, kalisyel divertikül, kist, vezikoüreteral reflü, üreteropelvik bileşke darlığı, at nalı böbrek, üreterosel). Taş hastalığı sıklıkla ağrı, idrarda kanama, bulantı-kusma şikayetleri ile ortaya çıkarken, bir kısım hastada ise başka nedenler ile yapılan tetkikler sırasında farkedilir. Klinik tanı direkt üriner sistem grafisi, ultrasonografi, intravenöz pyelografi ya da bilgisayarlı tomografi gibi görüntüleme yöntemlerinden uygun olanlar ile desteklenmelidir. Daha sonra hastanın yaşı, klinik seyri (şikayetleri), taşın büyüklüğü ve lokalizasyonu, böbrek için risk teşkil edip etmediğine bakılarak uygun bir tedavi planlanır. Bu tedavi hastayı bazı ilaçlar ile takip olabileceği gibi, vücut dışından taş kırma (ESWL) ya da endoskopik (URS-lazer litotripsi, perkütan nefrolitotomi))  veya açık operasyon da olabilmektedir. Her hasta ayrı ayrı düşünülerek tedavi edilmektedir. Kendiliğinden tedavisiz düşen,cerrahi girişimle çıkarılan ya da parçalandıktan sonra fragman olarak idrarla atılan taşlara, bileşimlerinin belirlenmesi için taş analizi yapılmaktadır. Böylelikle taşın tekrarını önlemek için gerekli önlemler alınabilir. Akut taş düşüren hastalarda ağrının geçirilmesi ilk hedefimizdir ve ardından hasta rahatladığı zaman görüntüleme tetkiki yapılarak tedavi planlanır. Böbrek taşlarında ESWL’nin başarısı taşın büyüklüğü ve yeri ile dirakt ilişkilidir. Buradan yola çıkılarak daha büyük taşların perkütan nefrolitotomi (PCNL) ile daha başarılı bir şekilde tedavi edilebildiği bir gerçektir. İnfeksiyonlu taşlar veya bakteriüri söz konusu olduğunda ESWL tedavisinden önce antibiyotik tedavisi uygulanmalı ve tedavi sonrası da bir süre sürdürülmelidir. Büyük böbrek taşlarından dolayı ESWL’den sonra oluşan obstrüktif ve infektif komplikasyonları önlemek için double J stent kullanmak gerekir. Çapı 20 mm ya da daha büyük olan taşlar için, stentin ESWL den önce yerleştirilmesini önermekteyiz. Tek böbrekli hastalarda ise mutlaka takılmalıdır. Pekütan yolla taşın kırılmasında ise taşlar doğrudan vücut ışına alınabildiği gibi, lazer yada pnömotik litotriptörler vasıtası ile kırılarak da parçalar halinde de çıkarılabilir. Geyik boynuzu (staghorn) taşlarında ise direkt açık ameliyat tercihimiz olmaktadır. Anatrofik nefrolitotomi, radyal nefrotomi, pyelonefrolitotomi gibi teknik olarak birbirinden farklı yöntemler uygulamaktayız. Kompleks taş yükü olanlarda, ESWL-perkütan-üreteroskopik yöntemler başarısız kalındığında, böbrek içinde anatomik anormallikler, morbid obezler, iskeletsel deformitesi olanlar ve cerrahi girişimin kolay olması ve yalnızca bir tek anestezi işleminin gerekmesi nedi ile çoculardaki büyük taş yükünde açık cerrahi için endikasyonlardır.